Çok Soru Soruyorum Bu Aralar...

Çok soru soruyorum bu aralar.

“Başladı yine” diyorlar hatta. 

Güvence arıyorum kendimce korkularıma. Yalnız olmadığımı, biliyorum bilmesine de, yeniden hatırlamak istiyorum. Hatırlamaktan ziyade yeniden hissetmek istiyorum. 

"Bir tek ben böyle hissetmiyorum" diyebilmenin rahatlığıyla daha az tasalanmak, beynimi daha az meşgul etmek, canımı daha az sıkmak istiyorum. 

Soruyorum mesela, “sonradan aşık olunur mu?”,  “senin hiç şuranda böyle yumruk gibi bir şey hissettiğin oldu mu?”, ya da ne zaman geçecek? diye. 

Çok soru soruyorum bu aralar.

Merakımdan ziyade, korkumdan soruyorum. 

Aşk Acısı Geçer Mi?

Evrensel duygu Aşk’ın, kendi gibi, din, dil, ırk, cinsiyet ayırt etmeyen acisi, acilarin belki de en esitlikcisidir. Beraberinde hayal kirikligi, sok, kizginlik, melankoli, yalnizlik, kafa karisikligi, uzuntu, guvensizlik, ve korku gibi dev duygularla gelen ayrilik sonrasi ask acisindan bir cogumuz nasibimizi almis, akibetini yasamisizdir. Peki nedir bu aciyi saglikli bir sekilde yasayabilmenin sirri? Ve neler bizi iyilesme surecine goturur? Iste bugunku yazim, her seferinde hic gecmeyecegini sandigimiz ve belki de hic bir zaman mutlak bagisiklik kazanamayacagimiz ask acisini ceken okurlar icin. 


  • KARSI KOYMAKTANSA KABULLENMEK 

Hislerle anlasma icinde olabilmek devam edebilmek icin atilabilinecek ilk adim. Mutluymus gibi davranmaktan cok, “mutsuzum” diyebilmek gucun kaynagi; kaybettiklerine, hissettiklerine ragmen hayatimizin anlamini koruyabilmek. Aciyi kabullenmek, ona karsi direnmemek; kalbimizin carpmak istedigi siddette carpmasina izin vermek buyuk ehemmiyet tasiyor bu surecte. Cunku duygulara karsi koymak, gercege karsi koymakla es anlamli. Acidan kacmak ise, ayriliktan kacmak esasinda. Populer kultur “her seyin ilaci zaman” diyerek, caresini zaman kosmustur yaralarimizin. Maalesef bu ifade bicimi bir coklari tarafindan eksik yorumlanmis ve sonucunda her acinin zamanla tesadufi ve mucizevi bir sekilde iyilesecegi yanilgisini birakmistir bizlerde. Halbuki, bilincli bir cabadir iyilesmek. Kendiliginden, dusunmeden, istemeden, kazara gerceklesmez. Zaman degil, zamanla ne yaptigimizdir bizi iyilestirecek olan. Kabullenmek bu yuzden bu denli vurgulanan bir adimdir iyilesme surecinde. Ne zaman kacmayi birakip ayriligi beraberindeki kederle kabulleniriz, o zaman baslar iyilesme surecimiz. Cunku kabullenmek kendine acimayi birakip, harekete gecmenin on kosuludur. Kabullenmek, hayatin bize sunduklarini degerlendirebilmektir; cunku eger izin verirsek, kayiplar kazanclar kadar guc verir.


  • ANI YASAYIP GELECEGI RAHAT BIRAKMAK


Ayrilik surecinin sancilarini arttiran diger bir egilim ise kontrol etme egilimidir, hemde en kontrolu bizde olmayan iki zaman dilimini: gecmisi ve gelecegi. Gecmisi kurcalamamali ve gelecegi rahat birakmaliyiz; cunku ikisinin uzerinde de hicbir yaptirim gucumuz yok. Gercek olan ve telafisi olmadan kaybolup giden tek bir yasam var o da icinde bulundugumuz su zaman. Gecmisle ilgili pismanliklar, gelecek ile ilgili kurgular, icinde bulundugunuz bu en degerli zamani sizden calar. Durum boyle olunca da, ani yasamanin ve ondan korkmamanin onemini geliyor gundeme. Su an aci cekiyorsaniz, onu tamamiyle yasayin, korkusuzca. Burada maksat, su an aci cekerken “Hicbir zaman duzelemeyecegim”, “Bir daha kimseyi onun kadar isteyemeyecegim” demek yerine, “Su an, su saniye aci cekiyorum ve bunu kabullenmeliyim” diyebilmek; sadece su ana odaklanip, gecmisle gelecegi su anki aciniza dahil etmemek. Cunku neden korkarsak, kendimizi daha fazla ona cekeriz. Cunku korkularimizi kendi dusuncelerimizde yaratiriz, ve bir sureden sonra karsimiza zaten ne cikarsa da dusuncelerimizle onu korktugumuz sey haline getiririz.


  • KAZANCLARI GOZDEN GECIRMEK VE KENDINI TANIMAK


Ayrilik kararini sizin vermemis olmaniz, ayriligin size getirilerinin olmayacagi anlamina gelmez. Huzun ve aci insana kendini tanitir. Onlarla ne kadar yogun bir sekilde tanisirsaniz kim oldugunuzu, ne istediginizi, nelerin sizi uzup, nelerin mutlu ettigini daha iyi anlarsiniz. Neticede, bazen en derin mutsuzluklarimiz daha “ben ne istiyorum”a cevabimiz olmadan istenme arzumuzdan kaynaklanmiyor mu? Kendinizi bu acinin icindeyken arastirin, inceleyin ve kesfe cikin, boylelikle duygularinizla birlikte karakterinizin de gelisemesine ve olgunlasmasina izin vermis olacaksiniz. Boylelikle ileride yalniz kalmaktan korktugunuz icin degil buyuyebilmek icin sever; arayisa degil, var olana verirsiniz enerjinizi. Kazanclarinizi gozden gecirmenin bir diger populer metodu da gunluk tutmaktir. Gunluk tutarken su an icinde bulundugunuz duygular kadar ayriligin size verdigi kazanclar icin de yer ayirmayi unutmayin.

 

Insomnia İle Başa Çıkmak


Yatağa girdiğinizde uykuya dalmanız saatler mi alıyor? Deliksiz bir uyku uyuyamıyor, sık sık uykunuz mu bölünüyor? Sabahları sanki hiç uyumamış gibi yorgun mu uyanıyorsunuz? Eğer bu sorular sizi anlatıyorsa Insomnia kelimesine aşina olduğunuzu varsaymam cok yanlis olmaz diye düşünüyorum.

Peki nedir gerçekten, bu dillerden son zamanlarda düşmeyen, Insomnia? Yalnız uykuya dalamamak, bir sağa bir sola dönüp durmak en sonunda da pes edip bir film koymak mıdır? Insomnia, psikiyatristlerin ve psikologların tanı koymak için kullandığı el kitabı olan DSM-IV’da “uykuya dalmakta veya uykuyu sürdürmekte güçlük veya uykunun dinlendirici olmaması” olarak tanımlanıyor. Yalnız sadece bu ölçüte uymak insomnia teşhisi konulması için yeterli olmuyor; insonmia teşhisi koymak için DSM-IV aşağıdaki 5 tanı kriterini veriyor:

1.    En az bir ay süreyle, uykuya dalmakta ya da sürdürmekte   güçlük olması ya da dinlendirici bir uyku uyunamaması
2.    
Uyku bozukluğunun veya gün içerisinde uyku probleminin sebep olduğu yorgunluğun, toplumsal, mesleki, sosyal, yada kişi için önemli diğer alanlarda klinik açıdan belirgin sıkıntıya veya işlevsel bozulmalara neden olması (Örneğin bireyin performansının düşmesi, konsantrasyonunun bozulması, asabiyet, hafıza problemleri, kazaya/hataya eğilim, ruh halinde tutarsızlık vb.)
3.    Rahatsızlığın yalnızca Narkolepsi, Solunumla ilgili Uyku Bozukluğu, Sirkadian Ritim Uyku Bozukluğu ya da Parasomnia sırasında ortaya çıkmaması
4.    Rahatsızlığın mevcut olduğu kişide başka bir psikolojik rahatsızlık (depresyon, anksiyete bozukluğu, deliryum vb.) olmaması
5.    Rahatsızlığın madde kullanımına (ilaç, alkol, uyuşturucu vb.) veya tıbbi bir probleme bağlı olmaması.

Peki insomnia ile nasıl başa çıkabiliriz?

  •   Check Up: Öncelikle bir doktora görünüp check up taramasından gecmeli ve sağlık durumunuzun genel bir değerlendirmesini almalısınız. Çünkü çoğu zaman insomnia, temel problem olmaktansa, altta yatan fizyolojik bir rahatsızlığın bulgusudur. Örneğin, Hazımsızlık problemleri, hipertiroidi, kalp ritim bozuklukları, romatizma, reflu, ve Parkinson, insomnia şikayetine sebep olabilen bir çok sağlık probleminden yalnızca birkaçı.

  • Uyku Saatlerinizi Planlayın: Yaşam tarzınızı, yaptığınız aktiviteleri; iş, okul, egzersiz, ve yemek saatlerinizi göz önünde bulundurarak kendinize bir program çıkarın ve hergün aynı saatlerde yatıp, aynı saatlerde kalkmaya özen gösterin. Eğer uyku ve uyanma saatlerinize sadık kalırsaniz kısa bir sürede bunun bünyenizde ve uyku kalitenizde yarattığı muazzam değişimi farkedeceksiniz.

  • Uyku Saatinden Önce Ne Yiyip Ne İçtiğinize Dikkat Edin: Uyku öncesi fazla yemek yemek, fazla su, nikotin ve kafein tüketmek deliksiz, dolayısıyla da dinlendirici, bir uyku uyumanızı engeller. Unutmadan; popüler kültür hernekadar uyumadan evvel uykuyu kolaylaştırsın diye bir kadeh bir seyler içmeyi önerse de, alkol, sizi belki cabuk uyutacak fakat uykunuzun daha sık bölünmesine ve dolayısıyla sabahına yorgun uyanmanıza sebep olacaktır.

  • Yatak = Uyku (Bir de Seks): Yatak odanızı ve yatağınızı yalnızca uyku (ve/veya seks) ile bağdaştırırsanız, yatak odanıza gidip yatağınıza girdiğiniz zaman daha kısa sürede uykuya dalmaya başlayacaksınız; çünkü artık yatak odanız ve dolayısıyla yatağınız size sade ve sadece uykuyu cağrıştıracaktır. Bunun olabilmesi için de yatakta televizyon izlemek, kitap okumak, yemek yemek gibi beyninize uyanık olmanız gerektiği mesajını yollayan alışkanlıklarınızı yatak odanız ve/veya yatağınıza taşımaya son vermeniz gerekmektedir.
  • Uykunuz Gelmediyse, Yataktan Çıkın!: Eğer yatağa girdikten 15-20 dakika sonra hala uykuya dalamadıysanız, yatağınızda dönmek veya ışığı açıp bir kitaba, bilgisayarınıza, müzik çalarınıza uzanmak yerine, başka bir odaya geçin ve uykunuzun gelmesini bekleyin. Uykunuzun gelmesini beklerken, yatak odanızda olmama şartıyla, kitap okuyabilir, muzik dinleyebilir, veya sizi rahatlatacak başka bir aktivite yapabilirsiniz.

  •  Uykuya Hazırlanın: Eğer odanız olması gerektiğinden daha sıcak, daha gürültülü, ve/veya daha aydınlıksa uykuya dalmaniz ve/veya deliksiz uyumanız zorlaşır. Bu sebepten dolayı uyumadan evvel yatak odanızın, size göre, ideal ısıda, ve imkaniniz olduğu kadar sessiz ve karanlık olmasına özen gösterin.

  •  Şekerlemelere Kısıtlama: Gündüz uykularına son vermek en iyi sonuçları verecek olsa da, eğer gündüz saatlerinde mutlaka uyunması gerekiyorsa bu sürenin 30 dakikayı geçmemesine özen gösterilmelidir.

  • Egzersizin Önemi: Araştırmalar, düzenli egzersiz yapan insanların uyku kalitelerinin egzersiz yapmayanlara oranla daha yüksek olduğunu göstermektedir. Burada da dikkat etmeniz gereken, yapacağınız egzersizin yatmadan en gec 5 saat önce tamamlanmış olması.

  • Kendinizi Rahatlatın: Uyku öncesi hatta gün içerisinde yapmayı alışkanlık haline getirdiğiniz meditasyon veya derin nefes egzersizleri, dinleyeceğiniz rahatlatıcı bir muzik yalnız stresinizi azaltmayacak aynı zamanda uykuya dalmanızı da kolaylaştıracaktır.




    Tüm bu önerileri uyguladıktan sonra bile uyku probleminiz devam ediyorsa vakit kaybetmeden bir Psikolog veya Psikolojik Danışmana danışmanızı tavsiye ediyorum; bazen insomnia kontrol altına alınması gereken, göz ardı edilmiş psikolojik bir sorunun habercisi olabilir


Ücretsiz Psikoterapi

DİKKAT: Okan Üniversitesinin ücretsiz psikoterapi veren psikologlarının kotası dolmuştur ve maalesef artık yeni hasta kabul etmemektedirler.


Okan Üniversitesi Klinik Psikoloji Programı süpervizörle her görüşmenin izlendiği bölüm öğrencilerine eğitim amaçlı bedava psikoterapi hizmeti veriyor. 


Hizmetleri yetişkin odaklı ve bireysel. 

Psikoz, Eksen II bozuklukları, Madde Bağımlılığı, Dürtü Kontrol Bozuklukları tanıları hariç tüm diğer tanılara Cognitive Behavioral Therapy (Bilişsel Davranışçı Terapi) yaklaşımıyla yardımcı oluyorlar.


İrtibat numarası: 02163254818 'den 167 dahili numarayı tuşlayarak Asistan Uzman Klinik Psikolog İrem Pişkin e ulaşabilirsiniz.

Ayrıntılı bilgi için Perin Yolaç'a perinyolac@yahoo.com adresinden email yoluyla da ulaşabilirsiniz.




Bilişsel Davranışçı Terapi Nedir?



 

Gün Gelecek


Gün gelecek
şimdilerde çaresizliğin acısıyla beslenen ruhum,
ilhamını saf mutluluktan alacak.

Kabullenişi aklımın
kalbimle
müşterek,
sen olan herkese kapattiracak o defteri
ve
teşhisi erken koyacak,
aldanmadan eğreti heves etmelere,
duasından tanıyıp uzak durmam gerekene.

Gün gelecek
sen gibiler
sadece başka gözyaşlarına sebep olan hikayelerle
-kısa ömürlü-
hayat bulacak
ve
Biliyorum ki
yalnızlığım derinleştikçe,
azalacak tedirginliğim.

Seni unutmak,
Kendimi,
yenildim sandığım zamana meydan okurcasına kuvvetimi
hatırlatacak bana.

Ve

Bizim bittiğimiz yerden devam edecek
sayılı günü kalmış hayatım.



Inanciniz Var Mi?


Mesela birinin size ilkel dürtülerle değil de yatıştırılmış arzularla yaklaşabilmesine inancınız var mı?

Duyguların yarınlarına; hal değiştirirken ısıdan feragat etmemeye inancınız var mı?

Peki ya menfaatten arınmış diyaloglara; bir diğerinin varlığının tehlike arz etmediği randevulara?

Var mı inanciniz şimdinin kutsallığına; araya giren zamanla dost yaşamanın özgürleştirici yanına?

Bir aşıga? Peki ya esaslı bir dosta?

Bırakmasından korkmadan tutacağınız ellerin varlığına var mı inancınız?

Çalmadan yaratmaya; eksilmeden büyümeye?

Mutsuzluğunuzun mutluluğa dönüşmediği vicdanlara?

İlk günkü nedenlerle irtibatın kesilmediği beraberliklere; ödünç verilmemiş bedenlere inancınız var mı?

Verilen sözlerin vakitlice hayata geçirilmesine?

Dile getirilmeden hissedebilmeye?

Kırmadan, incitmeden, eksilmeden anlaşmaya; yaşanmışlıkların acımasızlığına başvurmayan muhakemeye?

Bildik bir cümleyle başlayan ömürlük bir serüvene?

Tadında yalnızlıklara; kıvamında yakınlıklara inancınız var mı?

Sıradan başlangıçların zor bitişlerine; ızdırabın haysiyetlisine?

Bir başkasının sizin için ettiği duaya; ya da hiç tanımadığınız birinin satırlarıyla hayatınızın değişebilmesine?

Henüz affedilmemişken affedebilmeye; hiç sevilmeyeceğini bile bile sevebilmeye inancınız var mı?



Sınarken inançlarımızı hayat, belki çok özel, belki de çok genel, merak ediyorum hala inandıklarınız var mi sizin?


Online Terapi Icin Yardim

Inter-Care, Amerika'nin New York eyaletine bagli bir Psikolojik Danismanlik sirketi. Bu sirketin internet uzerinden terapi yapabilmesi icin en az 250 oy alabilmesi lazim ki hukumetten temin edecegi hizmetler icin fon/burs alabilsin.

Asagidaki adimlari izleyerek ve yalnizca bir iki dakikanizi ayirarak ulasim imkani olmayan insanlarin evlerinden online terapi alabilmesine, hicbir ucret odemeden, yardimci olabilirsiniz.
Bu calisma basariyla hayata gecirilebilirse Turkiye de de internet uzerinden terapi imkanlari saglanabilir.

Simdiden yardimda bulunan herkese tesekkurler!

1) Yeni bir pencereye, su adresi yazin: https://www.missionsmallbusiness.com/

2) Siteye girdiginiz zaman giris yapmak icin "log in & support" a veya hemen altinda "login with Facebook" yazan yere tiklayin.

3) Gereken bilgileri girdikten sonra acilacak olan yeni pencerede "Business Name" yazan kutucuga "Inter-Care" yazip Search'e tiklayin.

4) Arama sonuclari ciktiginda "Vote" tusuna basip bir kac saniye bekleyin.
  "Supported" yazisi ciktigi zaman yardiminiz alinmis olacaktir.

Nerede O Eski Aşklar

Biz, “Nerede o eski aşklar?” diyebilme ayrıcalığına sahip bir jenerasyon değiliz.

Kibrit kutularına sıkıştırılmış pembe kokulu kağıttan mektuplarımız yok bizim; bizde kaleme dökülmez harflerinden çaldığımız kelimeler. Gece yarısı atılan kısa mesajdan daha kısadır ömrü en büyük özlemlerimizin. Sadakat ise “sil” tuşuna basmanın beraberinde getirdiği kolay ulaşılır bir erdem…

Bir başkasının güncellenmiş resmiyle gönülden uzağa düşer sevgililer; gözden ıraklık zaten ne mümkün. İnsanı insanca değil sadece beş duyu yordamıyla tanıyan Enaniyet Kuşağıyız biz. Arkadaşlık teklifi de neymiş! Arkadaş olmak isteyen kim; koşar adımlarla uzaklaşırız biz hevesimizi alınca. Öyle yabancılasmışız ki, yoldaşlık değil, bir başkası huzurunda huzursuzluk bizimkisi. Öyle derinindeyiz ki yalnızlığın, tıkanmış hayati organlarımız; kanımıza karışmış benlikçilik. Aşk adı altında koşullu beraberlik bizimkisi; yaşarken hep almak isteyip, vermek nedir bilmediğimiz. Moderniz çünkü ya biz, insan ilişkilerine ehemmiyet öncelik listemizde değil. Tek iki acizliğimiz de bağlanamama ve kafa karışıklığı. Tabii bir de zamanda problemliyiz; hiçbir zaman doğru zaman değil bizim takvimlerimizde, “doğru insan”lar hep yanlış zamanlarda gelenler.

Bilincimizde iz bırakabilen şeyler 140 harf birleşimlerinden ibaret. Biz, aşkı da, öfkeyi de, kıskançlığı da, kırgınlığı da o kadara sığdırabilme kabiliyetine sahibiz. Tutkun olduğumuz burada ve şimdideki muhattabımız değil, hayalimizin renkli ekranlara yansımaları. Sevmek eylemine en yaklaştığımız anlar ise, kendimizden en uzaklaştığımız panik anları.

Gençlik himayesi altında hayallerimiz var bizim, sonuna gelindiginde bir başkasıyla tekrar ziyaret edilmek üzere kurulan. Planlayıp itiraf etmediğimiz vadeleri var şehvetle öptüğümüz dudakların. Ve itiraf edip planlamadığımız beraberliklerimiz… 

Daha önce telaffuz etmediğimiz hiçbir kıyaslama kalmamış edebiyatımızla her yeniyi “hiç sevmediğimiz kadar” seviyor, “hiç istemediğimiz kadar” istiyor, “hiç özlemediğimiz kadar” özlüyoruz. Klişelerle eksiliyor gelişme potansiyelini gözardı ettiğimiz duygu dağarcığımız.

Sesimiz sınır tanımıyor, görüntümüz denizaşırıya ulaşıyor; fakat sokağımızdan ıslık çalarak geçen sevgiliye duyulan heyecandan carpmamış hiç yüreklerimiz.

Biz, “Nerede o eski aşklar?” diyebilme ayrıcalığına sahip bir jenerasyon değiliz. 
Biz nereden bilebiliriz o aşkları… 
Bizim sitemlerimiz bile kulaktan dolma.  





Iliski ve Arkadaslik


   

            Iliski uzmani psikolog John Gottman bir iliskinin saglamliginin partnerinizi ne kadar tanidiginizla dogru orantili oldugunu savunuyor.

            Aslinda kulaga ne kadar basit geliyor degil mi saglam iliskinin sirri. Sonucta hepimiz partnerlerimizi gayet iyi tanidigimizi dusunuyoruz, oyle degil mi? Ama acaba gercekte ne kadar taniyoruz varliklariyla icimizi isitan hayat arkadaslarimizi?

Iyi bir beraberligin temelinde iyi bir arkadaslik yatiyorsa,  daha ne bekliyoruz partnerimizle arkadas olabilmek, onlari daha iyi tanimak icin?

Bugun sizlerle partnerinizi daha iyi tanimanizda yardimci olabilecek bir kac soruyu paylasmak istiyorum. Yalniz rica ediyorum bu sorulari partnerinize sorarken amacinizin onu daha iyi tanimaya calismak oldugunu unutmayin. Bu egzersizin ise yaramasini istiyorsaniz verilen cevaplari elestirmeyin, afra tafra yapmayin. Yapmayin ki partneriniz size durust olabilsin ve boylece guzel, saglam bir arkadasligin temellerini atabilin.


Iyi eglenceler!






  • Partnerinizin en sevdigi spor nedir?
  • Milli piyango partnerinize ciksaydi ilk ne alirdi?
  • Partnerinizin en sevdigi cicek nedir?
  • Partnerinizin en buyuk destekcisi kimdir? (Tabii sizden sonra :) )
  • Partnerinizin en sevdigi mekan neresi?
  • Partnerinizin en sevdigi tatil yeri neresi?
  • Partnerinizi cinsel olarak en cok ne uyariyor?
  • Partnerinizin cani sikkinken ona en cok ne iyi geliyor?
  • Partnerinizin cocuklugundaki en guzel anisi ne?
  • Partnerinizin en sevdigi hayvan hangisi?
  • Partneriniz su anda kiminle bir anlasmazlik yasiyor?
  • Partnerinizin en sevdigi iki dizi hangileri?
  • Partnerinizin en sevdigi ve en sevmedigi renkler hangileri?
  • Partnerinizin dogumgunu ne zaman?
  • Partnerinizin en hosuna giden aksam programi ne?
  • Partnerinizin en hayranlik duydugu iki insan kim?
  • Partnerinizin en yakin iki arkadasi kim?
  • Partnerinizin yapmaktan hoslandigi seyler neler?
  • Partneriniz icin hangi yemek tam anlamiyla bir kabus olurdu?
  • Partnerinizin en sevdigi yemek ne?
  • Partneriniz su anki isini yapmiyor olsaydi hangi isi yapmak isterdi?
  • Partneriniz sizce hangi cifte bakip “bunlar nasil hala beraberler” diyordur?
  • Partneriniz kendini hangi konuda gelistirmek istiyor?
  • Partnerinizi en cok ne basarili hissettiriyor?
  • Partnerinizin kendiyle en gurur duydugu sey ne?
  • Partneriniz uzuntusuyle nasil basa cikiyor?
  • Partneriniz arkadaslariyla en cok ne yapmayi seviyor?
  • Partnerinizi en cok ne sinirlendiriyor?
  • Partnerinizin yakin zamandaki en kotu gunu hangi gundu? Ve neden o gun “kotu”ydu?
  • Partnerinizin su ana kadar basina gelen en kotu sey ne?
  • Partnerinizin hayatinda en cok eksikligini hissettigi sey ne?
  • Partnerinizin en buyuk korkusu ne?
  • Partnerinizin en hosuna gidecek dogumgunu hediyesi ne olurdu?
  • Partnerinizin su ana kadar gecirdigi en mutlu gun?
  • Partnerinizin en sevdigi restoran hangisi?
  • Partnerinizin en sevdigi kitap ne ve neden?
  • Partnerinizin en sevdigi ve en sevmedigi akrabalari kimler ve neden?
  • Partneriniz iliskinizi en cok hangi konuda gelistirmek ister? 



Referans: Gottman Insitute- Love Maps





Geri Döneceğim

Sınırsız olasılıklar içinde
sen isen hala tek seçimim
hiç’ten bir “biz” yarat
ve
ne olacağımızı bırak,
ne olamadığımızın farkındalığıyla
başkalaşsın Aşk.


Mısralara sınırlı kalırsa gerçeğin
yabancılaşırım sana.
Bil ki tezahür etmeyecek anlam
bu sonsuz arayışta,
tenine akseden olağanüstü çaresizlik
Yaradılıştan kalma.


Diyalektik temize çekildiğinde
sana geri döneceğim.
Bakarsın o zaman,
tutup ellerinden
bir daha ertelemeyeceğim.