Bizim sorunumuz Sevgililer Günüyle değil, sevebilmekle arkadaş. Sevgi nedir bilmemekle. Beklentileri şart sanmakla.
Sorun yılın bir gününde değil, 365 günü Ben’i görünüşte Biz, öncelikte Ben yapma çabamızda.
Sorunumuz hissedince değil de, duyunca anlayacağımızı sanmakta. Daha “ben ne istiyorum”’a cevabımız olmadan, istenme arzumuzda.
Çok sevdiğim bir dostum var, sevmek herhalde en çok Ona yakışıyor. Kendisi de farkında bunun, ki farkındalığı da saygımı arttırıyor. Hesap yapmıyor O. Bugün beni aramadı, ben de aramamalıyım demiyor. Bir şey yapmadan, karşılığını düşünmüyor, kendisi istediği için yapıyor. Mutlu etmek ama aynı zamanda mutlu da olmak için. Dolayısıyla üzüntüleri de suçlamakla pekişmiyor Onun, sorumluluk alabiliyor. Ben’i biz ile karıştırmıyor, ama öyle bir şekil veriyorki benliğine, diğerini ağırlayabilecek yer açıyor. O, seçtiği için seviyor, seçildiği için değil. Büyüyebilmek için seviyor, yalnız kalmaktan korktuğundan değil. Anı, gelecek tasarlamalarıyla değil, aşk ile dolduruyor. Arayışa değil, var olana veriyor enerjisini. Ve sevgi ilişkiyle sınırlı kalmıyor Onun için, sanatı oluyor, üretkenliği oluyor. Sevgi insanlıgını besliyor, Onu O yapan naifliğini koruyor. Aşkın hırsdan, eleştiriden, kıyaslamalardan arınmış halini Onunla yaşıyor insan. Özeniyor, imreniyor, örnek alıyor. Sevmek herhalde en çok Ona yakışıyor…
Bugün bakıyorum da, siyah ve beyazı yaşıyor okuduklarım. Ya sitem ediyor bugüne, görmezden geliyor, ya da aşkını süslüyor kelimelerle. Ortası yok kimsede. Sonra bir de dönüp Ona bakıyorum. “Bir aktivite mi yapsak bugün?” diye soruyor. Erkekli kızlı bir şeyler düşünüyor, “Parti versek yine ne güzel olur” diyor. Peki O niye isyan etmiyor, diyorum kendime. O da şu an yalnız. Etmiyor çünkü dedim ya mutluluk için seviyor O. Sevgiyi, sevgiye ait her şeyi, olay, konum, statü ayırmadan mutluluk ile bağladığı için…
Sevmek… Sevgiye ait, sevgiliye ait her şey bir sanat bence. Ve her sanat dalı gibi yoruma, çarptırılmaya, bastırılmaya, hatta yasaklanmaya açık. Kısacası kişiye kalıyor, öğrenebilmek, yaratabilmek, hayrete düşürebilmek… ve sorun Sevgililer Gününde değil, sorun bizim sevme sanatına doğuştan gelen bir yatkınlığımız olduğuna inanıp, kendimizi hiç sorgulamamamızda, geliştirmememizde… Sorun yılın bir gününde değil, 365 gününde.
tek kelimeyle harika bir yazı...
ReplyDeleteAşkın hırsdan, eleştiriden, kıyaslamalardan arınmış halini Onunla yaşıyor insan. Özeniyor, imreniyor, örnek alıyor. Sevmek herhalde en çok Ona yakışıyor…
ReplyDeleteHepimiz Derya Şensoy olabilseydik keşke... Onun mutluluk dolu gözlerinden bakabilseydik hayata.. Ne yazık ki geldiğimiz nokta keşke oluyor yine...
ReplyDelete